Besin alerjisi çocuklarda çok sık görülmektedir.
Mide barsak sisteminin asıl görevi alınan besinlerin emilmesi ve bu şekilde vücudun besin ihtiyacını karşılayarak büyüme ve gelişmeyi sağlamaktır. Bu sırada gelişen anormal cevaplara ters reaksiyonlar kısacası besin allerjileri veya besin intoleransı denmektedir. Bu reaksiyonlar besinlere karşı olabileceği gibi besin içerisindeki katkı maddesine bağlı da olabilir. Avrupa Allerji ve Klinik İmmunoloji Akademisi besinlere karşı immunolojik olmayan ( bağışıklık sistemi ile ilgili olmayan ) reaksiyonlara besin intoleransı (duyarlılığı) , immunolojik olan reaksiyonları da besin allerjisi diye tanımlamıştır. Besin intoleransı doğal bir cevaptır. Genellikle besinlerdeki katkı maddeleri kişiye bağlı faktörlerce etki ederler. Besin allerjileri IgE aracılı veya IgE aracılı olmayan besin allerjileri olarak ayrılabilir. Sadece bazı insanlarda gelişir ve besinin çok az miktarı bile allerjiye neden olabilir. Besin allerjileri çocuklarda erişkinlere göre daha sık görülür. En fazla da 5 yaş altında görülür.
Çocuklarda en sık besin allerjisi yapan besinler inek sütü, yumurta, yer fıstığı, fındık, soya, buğday, balık ve karidestir.
İnek sütünün %76-86’sını oluşturan Kazein proteini daha çok allerjendir. Ayrıca sütte bulunan 20 den fazla proteinin insanlarda antikor yapımına neden olduğu görülmüştür.
Yumurtanın beyazında bulunan ovomukoid, ovaalbumin, ovotransferrin en çok görülen protein allerjenleridir. Tavuk yumurtasına karşı allerji gelişen hastalarda diğer yumurtalara karşı da allerji gelişebilir. Yumurtaya allerjisi olan çocukların yarısı iyi pişirilmiş yumurtaya (ekmek, kek, kurabiye içerisinde) karşı reaksiyon geliştirmemektedir. Uzun süreli ve yüksek ısı yumurta proteininin allerjik yapısını bozmaktadır.
Ceviz ve fındık allerjileri daha çok erişkinlerde görülmektedir. Ceviz ve fındık allerjisi olanların yer fıstığını dietten çıkarmasına gerek olmaz ancak yer fıstığı allerjisi olanlarda en az bir kabuklu yemiş allerjisi görülmektedir.
Soya fasulyesi ucuz ve yüksek oranda protein içerdiğinden birçok ticari besinde kullanılmaktadır. Baklagiller arasında çapraz reaksiyon görülebilir.
Balık türlerine göre allerjenler değişmektedir. Pişirme ve konserve özelliğine göre allerjen özelliği azalmaktadır. Ancak bazı durumlarda balık pişirilirken buharında bulunan allerjenlerden bile allerjik reaksiyonlar bildirilmiştir.
Buğdaydaki gliadin çölyak hastalığında en belirgin allerjendir.
Besin allerjilerinin tanısında öykü ve fizik muayene çok önemlidir. Öncelikle hastada besin intoleransı mı yoksa besin allerjisi mi olduğu ayrımı yapılmalıdır. Besin allerjisi düşünüldüğünde deri testleri ve serumda allerjene özgül IgE antikorları tayin edilerek tanıya gidilir ve daha sonra besin eleminasyonu ve provokasyon testleri yapılır (şüpheli besinin dietten çıkarılması ve uyarı testleri).
Tanı konulduğunda besin dietten çıkarılmadır. Çocuğa verilecek olan diet listesi beslenme bozukluğuna neden olmayacak şekilde olmalıdır. Bunun için çıkartılan besinin yerine benzer besin değerinde olan besinler diyete eklenmelidir. Çocukluk çağında en sık allerjiye neden olan besinler süt, yumurta, fıstık, buğday, deniz ürünleri, baklagillerdir. Besin allerjisi olan çocuklarda yeterli düzeyde beslenmenin sağlandığının göstergesi büyümenin takibidir. Çoklu besin alllerjileri olduğunda bu durum daha belirgindir. Besin allerjisi olan bir çocukta büyüme ve gelişmede duraklama tespit edilirse, yüksek enerji içerikli formülaların kullanımı, diyete yağ eklenmesi, enerji içeriği yüksek olan besinlerin tüketilmesi sağlanmalıdır. Özellikle inek sütü allerjisi olan çocukların kalsiyum eksiğinin tamamlanması için kalsiyum takviyesine ihtiyaç vardır. İnek sütü allerjisi olan bebekler anne sütü ile besleniyorsa annenin diyetinden süt ve süt ürünleri çıkarılmalıdır. Emziren bir anne günde en az 2000 kcal lik enerji ile 300-500 mg kalsiyuma ihtiyaç duymaktadır. Anne sütü alamayan ve formül süt (mama) ile beslenen bebekler için tam hidrolize ve aminoasit bazlı mamalar kullanılmalıdır. Yarı hidrolize mamalarda inek sütü proteini bulunduğundan, bu tür mamalar klinik olarak allerjik reaksiyon gelişmemiş ailesinde allerji öyküsü bulunan çocuklarda kullanılmalıdır. Bu tür mamalardaki asıl hedef inek sütü allerjisi gelişmesini engellemektir. Ancak tanısı konmuş inek sütü alllerjisi olan bebeklerde kullanımı uygun değildir. Ayrıca koyun ve keçi sütünde de çapraz reaksiyon olabileceğinden kullanımı uygun değildir. Laktozsuz mamalarda da inek sütü proteini bulunmaktadır ve kullanımı uygun değildir. Tam hidrolize mamalar çıkmadan önce soya bazlı mamalar kullanılmaktaydı ancak soya ile de inek sütü proteinlerinin çapraz reaksiyonu olabileceğinden kullanılması uygun değildir.