Gastrit mide ağrısı ya da dispeptik yakınmaları olan hastalar için sıklıkla kullanılır ama aslında histopatolojik bir tanıdır. Mide mukozasının çeşitli nedenlere karşı oluşturduğu bir cevaptır. Ülser (yara) ise asit salgısıyla karşılaşan özofagus (yemek borusu), mide, incebarsak mukozasını aşarak daha derinlere inen ve doku kaybına yol açan derin mukozal lezyondur. Erozyon ise yüzeysel lezyonları tanımlar. Gastrointestinal sistemde (mide-barsak sistemi) oluşan lezyonlar koruyucu sistem ile asit-pepsin sistem arasındaki dengenin bozulmasına bağlı olur. Genel olarak gastritler primer (birincil) ve sekonder (ikincil) olarak nedenlerine göre ayrılabilir. Birincil neden ülkemizde çok sık görülen Helicobakter pylori enfeksiyonu ile ilişkilidir. İkincil nedenler de altta yatan bir hastalığa ya da ilaç kullanımına bağlı oluşur. Salisilatlar ve ağrı kesici olarak kullanılan NSAİD’lar ( steroid olmayan inflamasyonu önleyen ilaçlar) mide-barsak sistemindeki mukozayı koruyucu etki gösteren birtakım maddelerin salgılanma basamaklarını önlerler. Kronik ülser ve erozyonlara yol açıp, gizli kan kayıplarına ve sonuçta demir eksikliği anemisine neden olmaktadırlar. Hematemez ( ağızdan kahverengi renkli kan gelmesi,) melena (makaddan siyah renkli kan gelmesi), hematokezya ( makaddan kırmızı renkli kan gelmesi) gece uykudan uyandıran ağrı genellikle ülser için tipiktir. Epigastriumda (mideye uyan üst karın bölgesi) ağrı, erken doyma, şişkinlik bunlar gastrit hastalarında daha çok gördüğümüz şikayetlerdir. Tanı için hastanın öncelikle öyküsünün iyi dinlenmesi gerekir. Ülser düşünülen hastalar için endoskopi gerekebilir. Ayrıca etken olarak ülkemizde çok görülen helicobakter pylori için de tetkikler yapılmalıdır. Tedavide tanıya göre davranılmalıdır.